
BEKİR KILIÇ
Artık Ak Parti’nin Kartal Belediye Başkan adayısınız. Aday adaylığı süreciyle adaylık sürecini karşılaştırır mısınız ?
Aday adaylığı dönemi ile adaylık dönemi farklı süreçler.Aday adaylığı;aynı parti içerisinde,aynı görüşü savunan sonuç itibari ile ülkenin milli değerlerine aynı perspektiften bakan insanlar arasında yaşanan bir yarıştı.
Aday adayı olan diğer dört arkadaşı da yakından tanıyorum, onlar arkadaşlarım.Bu işi en az benim kadar yapacak, en az benim kadar heyecanlı, en az benim kadar hizmet etme kararında olan arkadaşlardı. Benzerler arasında en iyisini seçme imtihanını verdik. Neticede beni tercih ettiler.
Şimdi adaylık sürecinde değişik perspektiften bakan, Kartal’ın değişik yönlerini, değişik gözlerle tahlil eden, birçok açıdan tezat fikirler savunan farklı partilerin temsilcileri yarışıyor.Ben de şimdi kendi adıma değil,Türkiye’nin en büyük partisi Adalet ve Kalkınma Partisi’nin adayı olarak yarışın içersindeyim. O bakımdan adaylık sürecinde sadece kendi sorumluluğumu taşımıyorum, aynı zamanda partinin sorumluluğunu taşıyorum. Aynı şekilde diğer aday adayı arkadaşlarımın heyecanlarını temsil ediyorum. Geçen seçimlerde partimiz aşağı yukarı iki kişiden birinin oyunu aldı.Kartal’da yaşayan her iki kişiden birinin heyacanını, hevesini, ideallerini temsil ediyorum.
Bu süreçte tipik bir gününüz nasıl geçiyor?
Adaylığım açıklandığında seçimlere yetmiş gün yani on hafta vardı. 01.01.2008den itibaren işlerimi yavaş yavaş tasfiye ettim. Kartal’da ofisimi açtım, adaylığım açıklanıncaya kadar tam bir yıl on altı gün aralıksız aday adaylığı süreci yaşadım.O süre içerisinde Kartal’ın yirmi mahallesi, iki bin yüzün üzerindeki sokağı ve yüz iki bin hanesine ulaşmaya çalıştım. Çünkü adaylık sürecinde partimiz şöyle bir kriter ortaya koydu:
1. Aday adayının teşkilatlarla olan ilişkisi, teşkilatların beğenisi
2. Kartal halkının aday adayına karşı teveccühü
O yüzden aday adaylığı sürecinde sanki adaymışım gibi üç yüz beş bin seçmene ulaşmaya çalıştım. Sonunda16 Ocak’ta partimiz adaylığımızı açıkladı. Açıklandığında seçime tam on haftamız vardı. Bu süre içerisinde parti teşkilatımızdaki arkadaşlarımızı çok iyi tanıdım. Kimlerle ne yapabiliriz, kimler neler düşünüyor, seçimlerden önce teşkilatımızın gücü kuvveti nedir? Bunları çok iyi tahlil ettim, sonuçta arkadaşlarla şöyle bir yol haritası çizdik: Biz bu yetmiş gün içerisinde Kartal’da yaşayan üç yüz beş bin seçmene mutlaka ulaşmaya karar verdik. Eğer bu üç yüz beş bin seçmene düşüncelerimizi doğru anlatabilirsek, kafamızdaki belediyecilik vizyonumuzu iyi aktarabilirsek mutlaka bizi tercih ederler.
Her gün sabah saat 06:00 da Kartal’ın yirmi mahallesinden birinde hayata merhaba diyoruz.Önce sabahın erken saatinde işe giden insanların hangi yüz ifadeleri ile evden çıktığını, durakta beklerken hangi zorluklarla karşılaştığını , otobüse, dolmuşa ya da servis araçlarına bindikleri zaman ne sıkıntılar yaşadıklarını bire bir konuşarak anlamaya çalışıyorum. Onlara “biz sizin her zaman yanınızdayız,seçimlerden sonra da mutlaka yanınızda olacağız” mesajını veriyoruz.
Saat 08:30 civarında işe gidenler gidiyor, o semtteki dükkanlar açılmaya başlıyor. Bu defa onlara mutlaka uğrayıp hayırlı işler diyoruz, dertlerini dinliyoruz. . Değişik çevrelerden arayıp görüşmek isteyenler oluyor. 12:00 ile 13:00 arasında bizimle görüşmek isteyen,fikrini sunacak ya da eleştiride bulunacak herkesle görüşmek için zaman ayırıyoruz. 13:00’ten 18:00’e kadar yine kaldığımız yerden aynı mahallenin bu defa bir başka caddesinde esnaf ziyaretleri yapıyoruz. Saat 18:00 ile 19:00 arasında yine bir takım görüşme taleplerini değerlendiriyoruz. Saat 19:00 dan sonra en az üç tane sivil toplum kuruluşuyla görüşme yapıyoruz. Her gün en az dört ev ziyareti yapıyoruz. Saat 23:30 civarında o mahalle ile ilgili çalışmayı tamamlıyoruz.
Sonra seçim koordinasyon merkezine gelip o günün değerlendirmesini ve ertesi günün programını konuşuyoruz.Bugüne kadar aralıksız böyle sürdü. Bu yaklaşık bir ay daha böyle sürecek. Seçimden önceki son on sekiz günde bu defa daha büyük kitlelere hitap edeceğiz, ,daha büyük gruplarla biraraya geleceğiz.
Bizim bütün bütçemiz, kısıtlı imkanlara sahip partililerimizin,üyelerimizin yaptığı bağışlardan oluşuyor. O bakımdan hiç kimseden büyük bağışlar almadık.Yaptığımız her çalışmada mutlaka israftan kaçınmaya özen gösteriyoruz. Malum ekonomik kriz yaşıyoruz. Sokaklarda belki bolca bayrak, bolca afiş, pankart, vs göremeyeceksiniz. Doğal kaynaklarımızı har vurup harman savurmamamız lazım. Çevreyi kirleten bir takım basılı malzemeleri kullanmamamız lazım. Bunun yerine yüz yüze iletişime ağırlık veren bir kampanya yürütmeyi hedefledik. 29 Mart’a kadar mutlaka üç yüz beş bin seçmenimize ulaşmış olacağız.
Kampanyanızda teknolojiyi ne kadar kullanıyorsunuz?
Bizim www.bekirkilic.com sitemiz var.Orada seçmenlerimizle, Kartal gönüllülerimiz ile iletişim içerisindeyiz. Zannediyorum ki arkadaşlarımız Kartal’daki bütün internet kafelerle görüşme halindeler. Gençlerimiz ekranı açtıkları zaman Bekir Kılıç ağabeyleri ile ilgili bir mesaj kutusu görecekler.Oradaki arkadaşlarımızla o mesaj kutusu aracılığı ile haberleşmeyi başlatmış olacağız. Bunun yanında hem yerel hem ulusal bütün medya çalışanları ile medya kuruluşları ile iletişim halindeyiz.
Biz medyaya kendimizi anlatıyoruz. Onların vasıtasıyla vatandaşlarımızı bilgilendiriyoruz. Halkın bilgi alma ihtiyacına duyduğumuz saygıdan dolayı basınla düzenli olarak iletişim içindeyiz.
Seçim kampanyamızda en önemli teknik , yüz yüze yapılan görüşmelerdir. İnsanlar bizim sesimizi duymalı , yüz ifademizi görmeli. Bir insanla yarım dakikalık yüz yüze görüşme bir gazeteye vereceğiniz sayfalar dolusu röportajdan daha tesirli diye düşünüyorum.
Her gün ortalama kaç insanla görüşüyorsunuz?
Biz her elini sıktığımız vatandaşımıza bir karanfil verelim dedik. Sabah işe giden insan karanfili görünce yüzünde bir tebessüm oluşuyor, akşam eve giderken yine alıp eşine götürüyor.O bakımdan çok önemli bir iletişim aracı idi kırmızı karanfil. Biz yaklaşık yirmi gün boyunca her gün 2500 karanfil dağıttık, yani her gün 2500 kişi ile görüşmüş olduk.
Bu kadar fazla insanla görüşürken ne gibi tepkiler alıyorsunuz? Olumsuz tepkiler de geliyor mu?
Geliyor, fakat ben süreçten son derece mennunum.Ülkemizin insanına olan güvenim bir kat daha arttı. Kendime olan güvenim de bir kat daha arttı.Bizi bir partinin mensubuyuz diye eleştirene rastlamadım. İnsanlar eleştiriyorlar ama söyledikleri çoğu şeyleri haklı buluyorum. Bu eleştiriler sayesinde göremediğimiz şeyleri de görüyoruz. O bakımdan henüz seçim olmadı ama, ben kazanan taraftayım.
İnsanımız olayları o kadar düzgün tahlil ediyorlar o kadar düzgün şeyler söylüyorlarki, şaşırıyorum. “seçimden sonra da sizi görebilecek miyiz?” diye soruyorlar. İnsanlar sizi gördükleri sizinle sohbet ettikleri zaman moralleri yükseliyor. Bunu burdan ilan ediyorum her gittigim yerde de söylüyorum, seçimlerden sonra belli periyotlarda , beni mutlaka toplumun her kesimiyle bir araya getirecek programlar yapacağım. Hep aralarında olacağım. Ben ofise kapanan bir belediye başkanı olmayacağım. Ben sokakta, halkın arasında olacağım. Ayakkabılarım yürümekten eskiyecek.
Bir de gezdiğimiz yerlerde insanlar bizi ikaz ediyor. “Bakın efendim mazgaldan su akmıyor,bakın çöp kutusu delinmiş”diyorlar. Bu aksaklıkları bire bir görmüş oluyoruz, müdahale edebiliyoruz.
Mahallelerden birinde üç kişi elinizi sıkmamış. Bu insanlara ulaşıp ne düşündüklerini öğrenebildiniz mi?
Doğrusu ben kolay pes eden biri değilim.İnsanların düşüncelerini mantıklı ve nazik bir şekilde ifade etmeleri taraftarıyım.O anki ruh hallerine veriyorum bu davranışlarını. Bu tavırlarını çok önemsiyorum, kabahati kendimde arıyorum.Herkesle bir şekilde iletişim kurmanın mutlaka bir yolu vardır diye düşünüyorum. Demek ki o üç kişiyle biz iletişim kurmayı beceremedik. Ama onlara mutlaka ulaşacağım. Onları takip ediyorum ve oylarını mutlaka alacağımı iddia ediyorum.
İnsanların sizi en çok mutlu eden davranışları neler oldu?
İnsanlar Başbakanımızı çok seviyorlar.Bir sokağa giriyoruz, bir esnaf “ağabey burada zaman harcamayın,biz zaten yanınızdayız,başka yerlere gidin”diyor.
Her gittiğimiz yerde mahalle yönetiminden on, kadın kollarından on ve gençlik kollarımızdan on arkadaşımız var.İlçe yönetiminden arkadaşlarımız var.Kırk elli kişilik gruplar halinde geziyoruz. Yaşlı teyzelerimiz, annelerimiz bizi dualarla karşılıyorlar. Allah sizi başarılı kılsın diyorlar. Başbakanımıza uzun ömürler diliyorlar.
Böyle bir partinin mensubu olmak son derece gurur verici bir şey. Her siyasi görüşten vatandaşlarımızın Başbakana karşı son derece büyük bir güveni var.Başbakanımız herkesin umudu. O bakımdan bu süreçte çok duygulu, çok güzel anlar yaşıyorum.
Görüştüğünüz insanların istek ve şikayetlerini kayıt altına alıyor musunuz?
Alışılagelmiş politikacılar gibi davranmak istemiyorum. Yaptığımız her günkü görüşmeyi görevli iki arkadaşım not ediyorlar. 29 Mart’ta teveccüh gösterip bizi belediye başkanı seçerlerse bu insanlara dönmenin gerektiğini biliyorum. Göreve gelince bu insanlara tek tek döneceğim. O bakımdan her görüşü büyük bir ciddiyetle kayıt altına alıyorum.
Her gün sanki belediye başkanı olmuşsunuz gibi hareket ediyorsunuz diyebilir miyiz?
Allah’ın izniyle belediye başkanı seçileceğimize yürekten inanıyorum.Çünkü teşkilatımız kadar durumdan vazife çıkarıp çalışan vatandaşlarımız var.Her biri kendilerince bir vazife edinmişler,benim adıma mahallede Kartal Gönüllüleri diye pankart bastırıp asıyorlar, el broşürü bastırıp dağıtıyorlar. İşin güzel yanı da bu insanların her biri değişik siyasi görüşe sahip. Allah izin verirse göreve geldikten sonra an en fazla iki üç günlük kabul merasimi sürecinin ardından süratle çalışmaya koyulacağız.
Kartal’da ilk kez oy kullanacak 15 bin genç var. Siz de genç bir siyasetçi olarak bu gençlere yönelik çalışmalarınız nelerdir?
Ben siyasette de belediyecilikte de pek çok işin gençlere daha çok yakıştığını düşünenlerdenim. İnsanlar gençleri daha yakın buluyorlar,gençlerle daha kolay iletişim kuruyorlar. Bu dönem Kartal’da 15.000 gencimiz ilk defa oy kullanacak. Gençler daha idealist oluyorlar,olayları daha düzgün değerlendiriyorlar. Statükoyu kabullenmemişler,henüz hayatlarının başındalar ve fütursuzca doğruları söylüyorlar. Belli kalıplara hapsolmamışlar.
Gençlerimizin verdikleri oyu önemsiyorum.Mutlaka 15.000 oyu almamız lazım.Ben genç arkadaşları siyasete davet ediyorum. Gençlerin mutlaka ülkemin bir takım meselelerine kafa yormalarını, çözüm üretmelerini istiyorum.
O yüzden tanıdığım her arkadaşı sadece oy vermeye değil partimize de davet ediyorum.Partimizde bir gönüllü olarak çalışırken kendilerini göstersinler ve siyasette bir kariyer hedeflesinler istiyorum.
Gelelim yerel siyasette kadına. Parti teşkilatınızın iyi örgütlenmiş ve sıkı çalışan bir kadın kolları teşkilatı var.
Sadece kadın kollarımız değil bütün teşkilatımız çok iyi çalışıyor.Kadın kollarımız daha verimli çalışıyor diyebilirim. Kadın kollarımız sonuca daha kolay ulaşıyor. Kadın demek, şefkat, anne, güven, sadakat, çalışkanlık demek. Bu yüzden temelinde insan olan siyasette kadınların daha başarılı olduğunu düşünüyorum. Bir evin kapısını bir kadın çalarsa daha rahat iletişim kurabiliyor.
Bir de particilik gönüllülük esasıyla yürütülüyor. Kimse bu işten para kazanmıyor. Ama kendilerini bu işe öyle adamışlar ki meslekleriymiş gibi yapıyorlar. Hanımlar büyük bir sadakatle, titizlikle, bilgiyle, istekle her gün sabahın erken saatlerinde başlayıp geç saatlere kadar aralıksız çalışıyorlar. Tek tek kapıları çalarak insanlara ulaşıyorlar. Görüyorum ki kadınların geçtiği sokak bize farklı davranıyor. O bakımdan kadınlara siyasetin yakıştığını düşünüyorum.
Kadın seçmenlerle iletişiminiz nasıl gidiyor?
Ben çok kolay iletişim kuruyorum. Kadınlara güveniyorum. Onların yüzümdeki sıcaklığı aldıklarını zannediyorum. Benimle bir ağabey,kardeş ilişkisi kurduklarını görüyorum.
Kadın seçmenler en çok hangi hizmetleri talep ediyorlar?
Kadınlarımızın büyük kısmı üretken durumda değil, ev hanımı.Çocuklarını okula eşlerini işe gönderdikten sonra bir boş vakitleri kalıyor. Kısmet olursa İstanbul’un bir çok semtinde olduğu gibi kadınların evde ürettiklerini satacakları teşhir yerleri kuracağım. Allah kısmet ederse Kordonboyu bu işin merkezi olacak diye ümit ediyorum. Göreve gelirsek, hanımların istekleri doğrultusunda onları üretken hale getirecek projeler üreteceğiz.
Özel sektörden gelen bir işadamısınız. Şimdi belediye başkanı olarak bir kamu görevine talipsiniz. Özel sektördeki tecrübelerinizi belediyeciliğe nasıl yansıtacaksınız?
Özel sektörde yasalara,ahlaki değerlere uyarak ticaretinizi yaparsınız.Ticaretin sonunda tatmin edici karı yakalamışsanız kendinizi başarılı sayarsınız.
Belediyecilikte ise kar esası insanların mutluluğudur. Belediyecilik hizmet sektörüdür. Burada yaşayan 4 yüz 27 bin kişinin ve Kartal’a gelen misafirlerin mutluluğunu hedef alacağız.
Bu doğrultuda alt ve üst yapıyı hazırlayacağız, çevrenin, soluduğumuz havanın, denizin, tüm doğal kaynakların geleceğe iletilmek üzere bize emanet edildiğini asla unutmayacağız. Doğal çevreyi koruyacağız. Kartal’da yaşayan insanların güvenli bir şekilde yaşayabilmeleri için gerekli bütün imkanlarımızı seferber edeceğiz. Kartal’da yaşayan tüm insanların sağlıklı,güvenli konut edinebilmeleri için, düzgün trafik akışı için, otoparklar için projeler yapacağız. Mutlaka bireyin gelişimine yönelik sosyal, kültürel, mesleki eğitimlerine önem vereceğiz. On sekiz tane evrensel değer üzerinde aralıksız çalışmalarımız devam edecek. Bunları bir bir sağladığımızda Kartal’da hayat sandardının yükseldiğini göreceksiniz.
Kartal Belediyesi’nin bütçesi yüz milyon Türk lirası civarında,bunun yaklaşık üçte biri personel giderleri, üçte biri zorunlu hizmet harcamaları,kalan üçte birlik kısmı diğer yatırımlar için. Burası kocaman bir ilçe. Mutlaka kaynakları etkin kullanmamız, israftan kaçınmamız lazım. Ancak 4 yüz 27 bin kişinin yaşadığı kent için bu yatırım bütçesi az bir bütçe. Mutlaka bizim bütçemizi büyütmemiz lazım.
Geliri artırmaya yönelik neler yapacaksınız?
Kartal’da yapılacak olan önemli şeyler var. İstanbul 2010 kültür başkenti. İstanbul dünyanın kültür truzim ve ticaret merkezi olmaya aday. Kartal da İstanbul’un merkezi olmaya aday. Kartal önümüzdeki dönemde dünyanın merkezi olacak İstanbul’un merkezi olmaya adaybir ilçe. Eğer biz bu doğrultuda planlarımızı yapabilirsek, Kartal’daki ticaret merkezlerini,iş alanlarını, özel sektör dayanışması ile dünyanın hizmetine sunabilirsek göreceksiniz ki bütçemiz kendiliğinden büyümüş olacak.
Seçildiğiniz takdirde beş senelik hizmet süresinin sonunda Kartal’da neler değişecek?
Beş yıl çok önemli bir süre. Ben beş yılın sonunda Kartal’ın çevresinin büyük oranda değişeceğini zannediyorum. Metro geliyor,banliyo hatlarını ıslah projeleri var. Metro Kartalımıza kadar gelecek. Kartal’ın yeni ticaret ve kültür merkezi, iş alanı olması ile ilgili projelerimiz var. Bununla ilgili sermaye birikimi yeterli olan bir çok şirketin projesi var,bunların uygulamaya geçireceklerini düşünüyorum.Bunla uygulandığında göreceksinizki Kartal’ın çehresi değişecek, insanların yaşam beklentileri yükselmiş olacak,daha mutlu,daha düzgün yaşam tarzı gelişmiş olcak. Kartal’da her şeyi iyi görün, iyi tespit edin. Beş yılın sonunda bir çok şeyin değiştiğini göreceksiniz.
Farklı etnik kökenlere ve farklı inanışlara sahip vatandaşlarla iletişim kuruyor musunuz?
Ben kimsenin orijinine yönelik bir iletişim tekniği kullanmıyorum.Öyle bir şeyi samimi bulmuyorum. İnsanları kategorize etmek benim dünya görüşüme aykırı. Belediyecilik ideolojik bir hadise değil. Kartal’da yaşayan 4 yüz 27 bin kişi kürt,türk,alevi,laz,çerkez her şey olabilir.Her birine eşit mesafedeyim. Benim için bir caminin imamı ile cem evinin dedesi arasında hiç bir fark yok. Benim için dini eğitimler veren, dini degerleri yaşatmaya çalışan bir derneğin başkanı ile cem evinin başkanı arasında hiç bir fark yok.
Bir yoksulun ihtiyacını görürken alevi sünni mi diye bakarsanız insanlığınızdan çıkmış olursunuz.Okuma ihtiyacı olan bir gence sizin siyasi görüşünüze sahip değil diye burs vermezseniz insanlık şuçu işlemiş olursunuz.Yasalara uyan her vatandaş benim baştacımdır.Ben hayatımın hiç bir devresinde bu ayrımı gözetmedim. İş hayatımda yakınımda alevi, sünni, kürt, laz… pek çok insan oldu.
Başkan olduğunuz ilk gün yapacağınız ilk icraat ne olacak?
Ben 41 yıldır Kartal’da yaşıyorum. İnsanlar, Trabzonluyum, Erzurumluyum, Orduluyum… diyor. Kartallıyım diye söze başlayan kimse yok. Alacağımız ilk karar Kartallılık bilincinin geliştirilmesi, Kartal’a duyulan mesuliyetin arttırılması ile ilgili bir karar olmalı diye düşünüyorum.
Başkan seçilirseniz beş yılın ardından insanların sizin için ne söylemesini istersiniz?
“Bekir Başkan bizi bırakma!” desinler. Kartallılarla öyle güzel bir iletişim kuracağım ki beni bırakamayacaklar.
Bekir bizim ağabeyimizdi, kardeşimizdi, sıkıştığımızda arardık. Her derdimize çare olurdu, o yüzden bizim evden biriydi demelerini istiyorum. 102.000 hanenin hepsi “Bekir Bizim aileden biriydi”demeli. Bunu başaracağım inşaallah.
Çok yoğun bir çalışma içindesiniz, aileniz özellikle de çocuklarınız bu durumdan şikayetçi mi?
Seçim süreci büyük mesuliyet taşıyorum. Her iki kişiden birinin oyunu almış çok büyük bir partinin mesuliyetini taşıyorum. Eşimi, çocuklarımı annemi ve bütün yakınlarımı ihmal ettiğimin farkındayım. Ancak belediye başkanı seçildikten sonra iyi bir eş, iyi bir baba, iyi bir evlat olmaya devam edeceğim.Geçici bir süreçbu .
Bu dönem bitince çocuklarımla yine beraber top oynamaya çıkacağız, maç izlemeye gideceğiz, tiyatroya sinemaya gidecegiz, çarşıda, sahilde gezecegiz. Benim yaşantım degişmeyecek. Mutlaka herkesin böyle olması lazım. Eşinizi ve çocuklarınızı ihmal ettiğiniz zaman, sevgiden yoksun bir ailede yetişen çocuklar iyi gelişemezler.Topluma faydalı bireyler olamazlar. Bütün Kartallıların iyi bir eş, iyi bir baba, iyi bir kardeş olması lazım. Bu her şeyden daha önemli.