
AKP Milletvekili,Mehmet Domaç’tan yerel seçim yorumu!
TBMM AKP Milletvekilimiz,Sağlık,Aile,Çalisma ve Sosyal komisyonu üyesi Sayın,Mehmet Domaç’a önümüzdeki 29 Mart seçimleri ile ilgili görüş ve düşüncelerini sorduk.
Bir İstanbul Milletvekili olarak, çalışmalarından dolağı en çok beğendiniz İstanbul ilçe belediyesi hangisidir?
Bunları ayırmak mümkün değil. Böyle söylersek ayrım yapmış oluruz belediyeler arasında. Hepsinin kendisine göre öncelikleri var. Öncelikler doğrultusunda programlarını uyguluyorlar. Örneğin,Küçükçekmece Belediyesi'nin başka bir önceliği var. O başka uygulama alanı içerisinde bulunuyor. Bahçelievler Belediyesi başka uygulamalar içerisinde bulunuyor. Bağcılar Belediyesi başka uygulamalar içerisinde bulunuyorlar. Çünkü hepsinin ortak sorunları var. Farklı sorunları var. Ortak sorunlar konusunda özellikle, aynı yöntemleri kullanıyorlar. Farklı sorunları çözmek içerisinde kendileri özel programlar geliştirmiş durumdalar. Büyükşehir Belediyesi de bizim ilçe belediyelerimize oldukça katkı sağlıyor. Bu katkısı Büyükşehir Belediyesinin devam ettikçe, İstanbul’da ulaşım sorunu dışında çoğu sorunun çözülebileceği düşüncesindeyim. Tabi ulaşım sorunu birde kentsel alanındaki yerleşim yani konut sorunun çözülmesi gerekiyor. Çünkü İstanbul’da biliyorsunuz konutların büyük bir kısmı ruhsatsız durumda. Bunlar ruhsatsız konutlarında deprem bölgesi olan İstanbul’da ne kadar depreme dayanıklı olacaklarını bilmek mümkün değil. Onun için bu sorunun İstanbul’da çözülmesi gerekiyor. Hem ulaşım sorunu, hem ruhsatsız konut çok uzun yılların sorunu olduğu için birden çözülebilecek sorunlar değil. Ama süreç içerisinde bunlarında çözüleceği düşüncesindeyim. İstanbul’da ulaşım sorunu tabi ki önemli bir sorun. Ama İstanbul’da her gün trafiğe 500 araç çıkıyor. Ve İstanbul’un nüfusu hemen hemen her yıl 200 bin civarında göçle artıyor. Bir miktarda tabi İstanbul’daki doğumlarda oluyor. Dolayısıyla her yıl İstanbul’a , bir Eskişehir’in nüfusuna yakın nüfus girişi var. Bu kadar girişe karşılıkta o hızla ulaşım ağları oluşturmak gerekiyor. Kent içi ulaşım ağları, Dünya’nın en pahalı ulaşım ağları. Örneğin herkes istiyor ki İstanbul’a birden metro yapılsın. İstanbul’da hemen bu metrolarla belli yerlere ulaşabilsinler. Ama bir metronun duruma bağlı olmak üzere kilometresi 40 milyon ve 50 milyon dolar arasında değişiyor. Yapılan hesaplara göre, İstanbul’da 600 km civarında raylı sistem gerekiyor. İstanbul’un trafik problemini çözebilmek için. Bunlarında yaklaşık 230 kilometresi metro alanı olarak görünüyor. Biz henüz metro ağı olarak, 70-75 km metro ağına sahibiz. Bu da demektir ki, İstanbul’un 230 kilometrelik bir metro ağına ulaşabilmesi için, yaklaşık 150 km daha bir metro yapması lazım. Bu da yaklaşık olarak 40 milyon dolarla çarparsanız, 6 milyar dolar para demektir. Bu 6 milyar dolar parayı İstanbul’un bütçesiyle çok kısa zamanda gerçekleştirmek mümkün değil. Ama yılda 15 km civarında bir metronun gerçekleştirilme olanağı var. Yani buda 1 milyar dolara yakın bir para eder. Yılda 1 milyar dolar civarında bir yatırım hesaplanıyor. Yılda 80,5 yılda 75-80 km metro yapılması hesaplanıyor. Şimdi böyle hesaplarsak 5 yılda 80 km olursa 230 km ye ihtiyacımız olduğuna göre, demek ki bir 10 yıllık süreç civarında İstanbul’un metrosunu çözmüş olacağız. Bu da yaklaşık 2020 civarında İstanbul’da metro sorunu çözülür. Böyle bir hedefi var İstanbul Büyükşehir Belediyesinin.
İstanbul’da CHP’nin kalesi olarak adlandırılan ilçeler var. Buralar da AKP sürprizi bekleyebilir miyiz?
Avcılarda olasılık var. Bakırköy’de de ciddi bir çalisma ve çaba gerekiyor.
CHP Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı’nın her mahalleye Kuran kursu açılımını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bunu daha önce televizyonlarda da çok sordular. Onlara da yanıt verdim. Yapabiliyorlarsa iyi bir yaklaşım. Vatandaşların bu hizmeti alabilmesi açısından baktığımızda iyi bir yaklaşım. Ancak bunda kurallar var. Bilindiği gibi Belediyeler kendi başlarına Kuran kursu açamıyorlar. Kuran kursu açma yetkileri de yok belediyelerin kendi başlarına. Ancak Diyanet İşleri kuralları içerisinde, Diyanet İşleriyle iş birliğine geçerek, onlara bir yer tahsis edebilirler. Olanaklar sunabilir. Ama Diyanet İşlerin kuralları içerisinde gerçekleştirilebilir. Çünkü ciddi kurallara bağlanmış vaziyette Türkiye’de. Biliyorsunuz ilköğretim okulunu bitirmek lazım Kuran kurslarına gidebilmek için.Her şey kurallar dahilinde oluyor. Belediyeler Diyanet İşleriyle işbirliğine giderek Kuran kursları açabilirler. Biraz da ihtiyaç sorunudur bu. Yörenin ihtiyacı varsa, vatandaşın talebi varsa bu gerçekleştirilebilir. Ama yörenin ihtiyacı yok, vatandaşında talebi de yoksa boş sözden ileri gitmez bu.
Sayın Vekilim, Ankara Büyükşehir Belediyesinde, Sayın Gökçek daha önceki seçimde rahatlıkla almıştı seçimleri. Yalnız bu seçimlerde anketlerde, Sayın Karayalçın’la başa baş bir çekişme görünüyor. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Önümüzdeki yerel yönetim seçiminde, Ankara’da Melih Gökçek ile Murat Karayalçın arasında geçecek seçimler. Ama Melih Gökçek çok daha şanslı tabi. Ancak geçen seçimlerde MHP’nin adayı pek başarılı olamıyordu Ankara’da. Bu defa MHP’nin adayının bir miktar Melih Gökçek’ten oy alacağı gözüküyor. Dolayısıyla seçimde sorun yok. Ama Sayın Gökçek bir önceki seçimde aldığı oya ulaşır mı, bunu önümüzdeki günlerde göreceğiz.
Bunun etkileri Mansur Yavaş’ın aday olması mı?
Sadece Mansur Yavaş’ın aday olması değil tabiî ki. Çok uzun yıllardır Belediye Başkanlığı var Sayın Gökçek’in. Dolayısıyla bu uzun yıllar içerisinde birikmiş sorunların çözülmedi konusunda da Ankaralıların bir ön fikri var. Bu anlamda bunların da etkisi var.
“Kılıçdaroğlu’nun hiç şansı yok!”
Kılıçtaroğlu CHP içerisinde medya tarafından popüler hale getirildi. Bence popüler adaylardan çok, sorun çözecek ve o bölgenin sorunlarını bilen, iş yapan, iş yapma kabiliyeti yüksek, daha hareketli, hızlı, karar alma mekanizmalarını hızlandırabilen insanlara ihtiyaç var. Hele İstanbul gibi sorunları dinamik olan bir ilde, Sayın Kılıçdaroğlu’nun hiç mi hiç şansı yok. Şanslı olması da zaten beklenemez. Biz İstanbul Büyükşehir Belediyesini çok büyük farkla seçimleri alırız. Bir denetçi gözüyle, bir teftişçi gözüyle İstanbul yönetilemez. İstanbul hareketli, daha serbest, daha liberal, daha özgürlükçü, daha hür, daha girişimci, daha yenilikçi ve Dünya’ya açık bir yapıyla İstanbul’u yönetmek gerekiyor.
Seçmenler bir belediye başkan adayında hangi özellikleri aramalıdır?
Temsil yeteneği yüksek, organizasyon kabiliyetinde etkili, araştıran, geliştiren, hızla diyalog kurabilen, düşündüğünü hayata geçirmekte hızlı davranan, karar alma mekanizmalarında vatandaşı katabilen ve birlikte karar alma yöntemlerini oluşturan, verdiği sözde duran, duramayacağı bir şey için söz vermeyen, bir belediye başkanı yaklaşımı gerekiyor. Belediye başkanlığında böyle bir tavır gerekiyor. Her an, birebir vatandaşın ulaşabileceği kişi olması gerekiyor. Vatandaşla da yakın temasta olması gerekiyor belediye başkanının. Yani herkesin komşusu gibi olması gerekiyor.Kararı ve sonucu onlarla birlikte veren, onları uygulayabilecek nitelikte bir kişiliği olmalı.Dürüstlük konusunda bir şey söylemek istemiyorum. Herkesin Türkiye’de dürüst olması lazım. Sadece belediye başkanlarının değil. Belediyeden talepte bulunanlarında dürüst olması lazım. Herkes kendi hakkını arayabilmeli, hakları konusunda mücadele edebilmeli.Bununla beraber bu haklarının yasal, uygulanabilir olması gerekiyor. Belediyelerimizin de bunları gerçekleştirebilecek yasal düzeyde imkanları olması gerekir.
TBMM Milletvekili olarak, 29 Mart sonucu ortaya çıkan belediye başkanları, nasıl bir belediye başkanı olmalılar?
Az önce söylediğim niteliklere sahip olmalılar. Dünya’ya açık olmalılar. Vatandaşla iç içe geçmeliler. Kentsel yaşamda gençleri, kadınları, yaşlıları, çocukları ve özürlüleri koruyacak biçimde belediye başkanlığı yapmalılar. Bu guruplara özel ilgi ve pozitif ayrımcılık göstermemeliler. Gençler, kadınlar, yaşlılar, çocuklar, özürlüler ve ayrıca hayvanlar konusunda da çok titiz olmaları gerekiyor. Hemen hemen her belediyemizin hayvan barınaklarını geliştirmeleri gerekiyor. Kentte insanlarla hayvanlar birlikte yaşarlar. Bunun içinde belediyelerimizin özel projeler yapması gerekiyor. Tabi kentlerimizin yoksulları var. Bu yoksullarında korunması gerekiyor. Bu yoksulların sosyal devlet kavramı içerisinde Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olma heyecanını devam ettirmesi lazım. Bunlara da en yakın olan belediyeler. Belediyelerin bunlara el atması gerekiyor. Belediyelerin bu insanların yaşamını kolaylaştırması gerekiyor. Tabi bunu yaparken de hiç kimsenin de bundan haberinin olmaması gerekiyor. Yani insanlar yaşamları kolaylaştırılıyor diye teşhir edilmemeliler. Dolayısı ile de sosyal devlete yakışır bir belediyecilik anlayışı içerisinde davranması lazım. Öğrenciler için özellikle, yurt, spor alanları ve burslar oluşturulması gerekiyor. Çocuklar için kreşler oluşturulması gerekiyor. Yaşlılar için yaşlılar evi oluşturulması gerekiyor. İlla bu yaşlılar evinin yatılı olması gerekmiyor. Yaşlılarımızın belli saatlerde evlerinden alıp, belli mekânlarda, belli parklarda sosyal yaşamla iç içe geçirmek, daha sonrada akşamları evlerine taşımak gerekiyor. Böyle bir belediyecilik anlayışı ile Türkiye’nin gelişeceğine, Türkiye’deki insanımızın yaşam kalitesinin artacağına inanıyorum.
: Mehmet Domaç